Meksika

Kuzey Amerika’da olmasına rağmen İspanyolca konuşan, Orta ve Güney Amerika’nın Latin kültür dünyası içinde yer alan Meksika için, “salsa gibi baharatlı, tekila gibi sarhoş edici, Frida gibi sürreal” derler.

Zengin kültürü, sıcak insanları, değişken iklimleri ve eşsiz doğasıyla övgüyü hak eden, keyifle keşfedilebilecek, hayalleri boşa çıkarmayacak bir ülke Meksika.

Mexico City’de Kolomb öncesi döneme ait Aztek başkenti Tenochtitlan’nın bataklıklar kurutularak kurulması, Hernan Cortes’in gelişiyle bu şehrin üzerine İspanyol başkentinin inşa edilmesi, yıkım ve yeniden başlangıçların oluşturduğu birikim ve görsellik büyüleyici nitelikte. Bu eşsiz yaşam dokusu, son yüzyılın modern yapılarıyla ve Diego Rivera’nın eserleri ile bütünleşmiş.

Yucatan Yarımadası’nın Karayipler yönündeki kıyıları, Riviera Maya adı verilen önemli bir turizm merkezi. Tulum antik kenti ve gece yaşantısı ile ünlü Playa del Carmen, dalış alternatifleri ile Cozumel, büyük tatil tesisleri ve uçsuz bucaksız plajları ile Cancun bu bölgenin gözdeleri arasında. Yarımadanın iç kesimlerinde ise, Mayalar döneminden kalan en önemli antik merkez olan Chichen Itza’yı görmeden dönülmemeli.

Neşeli halkı, gitar eşliğinde şarkı söyleyen “mariachi”leri, tekilası ve “burrito”su, çöllerden tropikal denizlere uzanan eşsiz coğrafyasıyla Meksika; batı yarımküresinin ziyaret edilmeye değer ülkelerindendir.

Görmeniz Gereken Yerler

Mexico City

Meksika’nın başkenti Mexico City, ülkenin kuzeybatısında geniş bir plato üzerinde kurulu. Aztekler; başkentleri Tenochtitlan’ı burada kurarken mevcut bataklıkları kurutmuş, oluşturdukları adacıklar üzerinde şehri kurarken, çevresindeki kanallar ile savunmasını sağlamışlar. Bu sistem İspanyollar’ın gelişi ile yıkılmış, fakat yeni oluşan karma yaşam düzeninde Aztek kültürünün ve ritüellerinin izlerini görmek hala mümkün.

Zocalo Meydanı, Mexico City şehrinin merkezi olarak kabul ediliyor. Meryem Ana’ya adanmış olan şehir katedrali, eski Aztek başkentinin en büyük tapınağı olan Templo Mayor’un üzerine kurulmuş. Burada bulunan tek tük kalıntılar bile eski başkentin ihtişamını gözler önüne sermeye yetiyor. Aynı meydanın diğer tarafında Diego Rivera’nın duvar resmilerini görebileceğimiz Milli Saray bulunuyor.

Kolomb öncesi dönemde Latin Amerika’da yaşamış olan kültürlere ait en zengin arkeolojik eserler koleksiyonu Milli Antropoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Frida Kahlo’nun evi Casa Azul, lüks alışveriş imkanları ve şık cafeleri ile Reforma Caddesi, Maradona’nın “Tanrı’nın Eli” yardımı ile yüzyılın en güzel golünü attığı Azteca Stadı görülmesi gereken diğer önemli mekanlar.

Mexico City’den yaklaşık bir saat mesafede bulunan Teotihuacan Piramitleri’ni de unutmamak gerek. Burada, bölgede bulunan cam taşı ve etrafta yetişen kaktüslerin liflerinden yapılmış çok sayıda hediyelik eşya da ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.

Cancun

Meksika’nın en gözde tatil beldesi, ülkenin en doğu noktasında bulunan ve Riviera Maya diye tanınan kıyı şeridi.

Cancun’dan Playa del Carmen’e, oradan da Tulum antik kentine uzanan uçsuz bucaksız plajlar ve sulak arazi ormanları, çeşitli tatil köyleriyle bezeli.

Yucatan Yarımadası güneyinde Belize, Guatemala ve Honduras’ın bulunduğu bölgelerde hüküm sürmüş olan Mayalar’ın en büyük kutsal piramitleri, insan kurban edilen dini ayinlerin yapıldığı doğal obruklar keşfedilmeye değer.

Tulum; daha küçük bir Maya dönemi kalıntı grubu olmasına rağmen, bembeyaz kumları, palmiye ağaçları ve turkuaz rengi denizi kucaklayan konumuyla rüya gibi manzaralar sunuyor.

Xel-Ha, X-Caret ve X-Plor Eğlence Parkları; gün boyu süren ve gece devam eden aktiviteleri, rengarenk egzotik kuşları, doğal ortamında gözlemlenebilen tropikal balıkları, yarışma ve show’larıyla ziyaretçilerini bekliyor. Burada yunuslarla yüzmek ve harika fotoğraflar çektirmek de mümkün.

Ön Başvuru Formu