1492’de Christoph Colomb Küba’ya ayak bastıktan hemen sonra, Kastilya kraliçesi Isabella’ya “İnsan gözünün gördüğü en güzel coğrafya” diye mektup yazar. İşte Küba’nın da tarihi o zaman yazılmaya başlar.
Önceleri sadece tütünden geçinen Kübalılar, Haiti’de çıkan ayaklanmayla yok olan şekerkamışı üretimine sahip çıkmışlar ve dünyanın en büyük şekerkamışı üreticilerinden biri haline gelmişler. Gerekli işgücünü sağlamak için Afrika’dan getirilen köleler, ülke nüfusunun %65’ini oluşturunca ve kendi kültürlerini yazmaya devam ettikçe, günümüzde en çok bilinen Afro-Latin kültürü ortaya çıkarmış.
Renkli kıyafetleriyle, danslarıyla, müzikleriyle, nefis kokteylleriyle, rahatlıklarıyla, gülen yüzleriyle bir dünya mirasını oluşturur Küba halkı.
Kolonyal şehirleriyle, klasik Amerikan arabalarıyla, Buena Vista Social Club müzikleriyle fazla da değişmeden bekler sizi Küba.
Reklam panolarının kirletmediği sokaklarla, fotoğrafçıların ilgisini çeken dekorlarıyla bekler sizi Küba.
Masmavi, cam göbeği Karayip deniziyle, bembeyaz kumlu plajlarıyla, nefis deniz ürünleriyle, ıstakozuyla bekler sizi Küba.
Devrimin tüm oluşum hikayesiyle, Domuzlar Körfezi’yle, 641 suikastten kurtulmuş Fidel Castro’yla, efsane Che Guevara’sıyla bekler sizi Küba…
Görmeniz Gereken Yerler
Havana
Ülkenin başkenti, sesi, kulağı, ekonominin can damarı;
Nefis restoranlarıyla, harika canlı müzik mekanlarıyla, salsasıyla, kolonyal bozulmamış sokaklarıyla;
Yürüyüş yapılabilen, okyanusun sesiyle kendinizden geçebileceğiniz Malecon’uyla;
1 Mayıs’larda toplanan milyonların seslerinin yankılarıyla, dolaşabileceğiniz Devrim Meydanı’yla;
Che’nin eviyle, Devrim Müzesi’yle, Capitol’uyle, Plaza Armas’la, Plaza Vieja’yla;
Ernest Hemingway’ın “Çanlar Kimin İçin Çalıyor?” romanını yazdığı oteliyle, içtiği ve bir şekilde meşhur ettiği kokteylleriyle, ünlü mekanlarıyla Havana.
Trinidad
Küba’nın en romantik, en büyüleyici, en şaşırtıcı, en Kübalı şehri.
Yüksek tavanlı, pencereli, kapılı, İtalyan mermeri, Fransız kiremitleri, Alman yer döşemeleriyle döşenmiş, rengarenk, arnavut kaldırımlı sokakları arasındaki evler.
Şekerkamışının ilk üretildiği yer olduğu için ve Küba’daki şekerin %75’ini bu bölge içerdiği için çok Aristokrat bir şehir.
Cienfuegos
Haiti’de çıkan ayaklanmadan kaçan Fransızlar’ın kurduğu klasik bir Fransız kolonyal şehir.
Nefis, tertemiz bir meydan, görülmeye değer bir tiyatro ve tiyatronun kubbesindeki sanatçının çizdiği resimdeki detay.
Keyifli bir şehir.
Cayo Santa Maria
Doldurma ve denizin ortasında 50 kilometre giden incecik bir yoldan sonra ulaşılan Cayo Santa Maria.
Beyaz kumlar ve camgöbeği masmavi sulara sahip, son derece kaliteli otellere ev sahipliği yapan adacık.
Tüm tropik beklentilere davetiye çıkaran bir cennet.
Santa Clara
Aslında Küba tarihinin son 60 yıllık hikayesinin başladığı yer demek lazım. Diktatör Batista’nın ülkeden kaçıp iktidarı sakallılara bırakmasına neden olan büyük savaş, Che’nin komutasında bu şehirde oluyor. Sokak sokak çatışmalar, direnişler ve en sonunda devrilen bir tren…
İnsanı alıp dağlara, o günlere götüren bir fotoğraflar ve eşyalar müzesi.
Ve Che’nin mezarı; kırmızı karanfiller, yanan devrim ateşi ve sessizlik.
Unutulamayacak bir an…